Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » Modern bir Evliya Çelebi

Modern bir Evliya Çelebi

Modern bir Evliya Çelebi21 Nisan 2017 - 12:04
Tarihçi, fizik profesörü ve İstanbul tutkunu John Freely'nin dün, uzun süredir yaşadığı İngiltere'de 90 yaşında hayatını kaybettiği öğrenildi
GÜLDEN ÖKTEM
 
Hayatının bir tarafı Alistair Cameron Crombie'ye, öbür yanı Yaşar Kemal'den Aliye Berger'e, Ömer Uluç'a uzanan; daha çocuk yaşlarda tutulduğu İstanbul sevdası her daim diri kalan John Freely'nin dün  İngiltere'de yaşamını yitirdiği öğrenildi.
 
90 yıllık ömrüne sadece II. Dünya Savaşı sırasında ABD Deniz Kuvvetleri'ne bağlı olarak Pasifik ve Çin gibi yerlerde komandoluğu değil, New York Üniversitesi'nde fizik doktorasını, 34 yaşındayken İstanbul'a gelip Robert Kolej'de fizik öğretmenliği yapmayı ya da Boğaziçi Üniversitesi'nin kuruluş yıllarına tanıklık etmeyi sığdırmış bir isimdi Freely...
 
 
1926 yılında, İrlanda'dan Brooklyn'e (New York) göç edip, tramvay şoförlüğü gibi işlerde çalışmış bir baba ile temizlik işleri yapan bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının işsiz kalması ve ailenin yoksullukla geçen günlerinin ardından, annesi Peg Freely, oğlu John'u alıp tekrar İrlanda'ya döndü. O yıllarda İrlanda'da okuma yazma bilen sayısı az olsa da Freely'nin büyükannesi Marie Murphy öğretmen olduğu için torununa hem alfabeyi öğretti hem de kendi babası Thomas Ashe'in İstanbul'da bulunduğu yıllarda aldığı resimli kitap olan 'A Pictorial Journey Around the World'ü torununa armağan etti.
 
Büyük büyük dedesinden kalan bu kitap John Freely'nin İstanbul'a duyduğu sevginin başlangıç noktası oldu. Kitaptaki bölümlerden ikisi; ‘A Voyage on the Limpopo’ ve ‘A Journey by Train Across the American West’ İstanbul'daki camileri ve minareleri resmediyor ve anlatıyordu. Freely, Paris-expat.com'a verdiği bir röportajda dedesinin de İstanbul'a duyduğu aşktan şöyle söz ediyordu: "Büyükannem Marie, babasının hayatının son gününe kadar İstanbul hakkında konuştuğunu söylerdi. Ben de ondan dinlediğim bu hikaye sayesinde hiç görmediğim, ama artık hayatımın büyük ve önemli kısmını geçirdiğim bu şehri hayal etmeye başlamıştım."
 
Büyükannesi Marie'nin bu hediyesinin aynı zamanda Freely'nin kitaplara olan tutkusunda da önemli bir yeri vardı. İrlanda'da yaşadıkları semtteki kütüphanenin kapısını arşınlayan Freely, okula başladığı yıllarda da burayla bağını koparmadı. Yine verdiği bir röportajda kütüphane görevlisinin kendisine "Yakında burada okuyacak bir şey bulamayacaksın, hepsini bitireceksin" dediğini anlatıyordu. 
 
II. Dünya Savaşı'nda asker
 
Liseye kadar eğitimini sorunsuz bir şekilde sürdüren John Freely, 1944 yılının ilkbahar aylarında ABD Deniz Kuvvetleri'ne çağrıldı. Liseyi yarıda bırakıp New York'a gitti. II. Dünya Savaşı sırasında komando olarak dünyanın çeşitli yerlerinde görev yaptı. Savaş bittiğindeyse lise diploması almamasına rağmen özel bir sınava girdi ve üniversiteye kabul edildi. İşte bu sınav, Freely'nin akademik kariyerinin seyrini değiştiren nokta oldu. 1960'ta New York Üniversitesi'ne fizik doktorası yapmak üzere kabul edildi. Doktora sonrası Oxford Üniversitesi'nde Avustralyalı efsane tarihçi Alistair Cameron Crombie'den eğitim almaya başladı. Oxford'dan sonra ise Robert Kolej'de fizik dersleri vermek üzere İstanbul'a geldi. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu, hakkında araştırmalar yaptığı şehirde yaşamaya başladı. 1970'lerde Boğaziçi Üniversitesi'nin kuruluş yıllarına tanıklık etti. O yıllarda Yaşar Kemal, Aliye Berger ve Ömer Uluç'un aralarında olduğu sanat dünyasından pek çok isimle dostluklar kurdu.
 
İlk kitabı 'Strolling Through Istanbul: A guide to the city' 1972’de yayımlandı. Bugün bile İstanbul’u anlatan en önemli rehber kitapların başını çeken eseri ve 'John Freely's Istanbul', 'İstanbul'un Bizans Anıtları', 'Osmanlı Sarayı', The Prince Isles', 'Cem Sultan', 'Galata, Pera, Beyoğlu: Bir Biyografi' modern bir Evliya Çelebi olan Freely’in yazdığı 50’den fazla kitaptan sadece birkaçı...
 
 
"Âşık Veysel ile tanıştım"
 
Sadece dünyaya değil Türkiye tarihinin önemli bir bölümüne de tanıklık eden Freely, Robert Kolej'de öğretmenlik yaptığı sırada büyük halk ozanı Âşık Veysel ile de tanıştığını, Boğaziçi Üniversitesi'ne 2015 yılında verdiği bir röportajda şöyle aktarıyordu: "Robert Kolej ve devamında Boğaziçi Üniversitesi’nden çok değerli düşün ve sanat insanları yetişti. Sıradışı öğrencilerimiz vardı. O yıllarda okul adeta şehrin en önemli kültür merkeziydi. Tiyatrolar gelir, konserler verilirdi. 1962 senesinde okula Âşık Veysel geldi ve bir konser verdi. 'Kara Toprak’ı çalarken oditoryumda oturacak yer kalmamıştı. Ben de oradaydım ve Veysel ile tanıştım."