Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Total Türkiye ile Smyrna tarihi aralanıyor

Total Türkiye ile Smyrna tarihi aralanıyor

Total Türkiye ile Smyrna tarihi aralanıyor22 Şubat 2017 - 10:02
İzmir’de bulunan Smyrna Antik Kenti, Total Türkiye’nin katkıda bulunduğu kazı çalışmalarıyla her geçen gün daha da aydınlanıyor. Kazı çalışmalarının son halini kazı başkanı Akın Ersoy’dan dinledik
FİSUN YALÇINKAYA
FOTOĞRAFLAR: DAĞHAN KOZANOĞLU
 
İzmir’in tarihi, antik şehir Smyrna’da yatıyor. İsmi Amazon kadınlarından gelen Antik Smyrna anıtsal  yapıları  ve  küçük buluntuları ile gün yüzüne çıkarılıyor. Çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Smyrna Antik Kenti, 2008’den beri Total Türkiye tarafından desteklenen ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından yürütülen kazı çalışmalarıyla keşfedilmeye devam ediyor. Total Türkiye’nin katkılarıyla kazı çalışmaları, her geçen gün tarihin kapılarını aralıyor.  Smyrna Antik Kenti’ni ziyaret ettik ve Kazı Başkanı DEÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la konuştuk.
 
Fisun Yalçınkaya ve Yrd.Doç.Dr. Akın Ersoy.
 
Smyrna Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kazı alanlarından biri. Anadolu coğrafyasında önemli bir antik kent… Peki, Smyrna’nın bu coğrafya ve Türkiye arkeoloji tarihi için nasıl bir önemi var?
 
Doğu’nun Batı’yla ya da Batı'nın Doğu ile tanıştığı iki kapıdan biri İstanbul ise diğeri İzmir... Bu iki kent vasıtasıyla Doğu ve Batı’nın ticareti, kültürü, sosyal yaşamı birbiriyle ilişki içinde olmuş. Doğu’dan ve Batı'dan gelenler hep bu iki kenti eşik olarak kullanarak çıkış yapmışlar. Antikite’de daha sınırlı obje üzerinden ve koşullar gereği izlemesi zor olmakla birlikte Ortaçağ'da ve de özellikle Osmanlı Dönemi'nde bunu çok iyi görüyoruz, buluntularda. İzmir’e Hollanda’dan, İngiltere’den, Fransa’dan,  Amerika'dan gelmiş buluntulara rastlıyoruz. Bu buluntular Avrupa ile İzmir'in bağlantısının somut delilileri durumunda.
 
Bu açıdan Anadolu’daki diğer kentlerden de daha farklı bir tarihi var...
 
Tabii çünkü farklı dönemlerde farklı rakip kentler olmakla birlikte Anadolu kentlerini (özellikle de Batı Anadolu kentlerini) ve onların üretimlerini Avrupa'ya aktaran önemli bir ticaret limanı idi. Antik Dönemde ana yollar üzerinde bulunan kentler İzmir'le ticari anlaşmalar yapıyordu. Örneğin; Kayseri'nin Smyrna'nın kendisine veya deniz yolu ile Akdeniz kentlerine ürünlerini aktardığını biliyoruz. Tersine bir ticaretin varlığını da burada söylemeliyiz.    
 
Anadolu'nun kahraman kadınları
 
Smyrna’daki dönemi ve yaşantıyı biraz zihnimizde canlanması için anlatır mısınız?
 
Şimdiki yerinde yeniden kurulan kentin aslında kuruluşu jeopolitik -  jeostratejik nedenlere dayanıyor. Büyük İskender'in kuruluşuna vesile olduğu 'yeni' Smyrna ile birlikte İskender zamanında ve sonrasında (örneğin Ephesos gibi) yeni pek çok kent kurulmuştur. Aslında Antik Çağ'da doğal durum, savaş halinin olmasıydı. Yeni kentlerin kuruluşu kralların politik duruşlarını yansıtan projelerdi. Karşılıklı etkileşimlerle Roma'nın İmparator Augustus ile başlayan ve yaklaşık 200 yıl kadar süren barış ortamı, huzur ve güvenliğin sağlanması, Smyrna'da ve diğer coğrafyalarda refahın artmasını sağlamış. İlaveten kentlerde çok sayıda kamu binası ve alt yapı tesisleri inşa edilmiş.
 
Gündelik hayat hakkında neler anlatabilirsiniz?
 
Kaynaklar üzerinden ortalama bir hikâye anlatırsak; kent içinde kiralık evleri ve işyerleri olanları, kent dışında bağı bahçesi olan zengin bir avukatı düşünelim o dönem için... Üst gelir grubundan bir Roma vatandaşı olarak birinci güneş saatinde kalkıyor, ikinci güneş saati bitimine kadar evinde vakit geçiriyor, kahvaltısını ediyor, tıraşını oluyor. Bu süre zarfında sürekli kapısı çalınmaktadır... Gelenler evin bahçesindeki masanın üstünde evin zenginliğini de yansıtan yiyeceklerle kahvaltılarını yapıyorlar...  Kapıyı çalanların sayısı giderek artar... Üst gelir grubuna mensup ev sahibi, yani Patronus, bu gelenlerle birlikte evinden ayrılacaktır... Hep birlikte mahkemede görülecek olan bir dava için kentin merkezinde bulunan Agora'daki Bazilika'ya geleceklerdir. Patronus, Yargıç'ın verdiği süre içinde müvekkilini savunacak bu arada, yanında gelenler de mahkemeyi etkilercesine tezahüratları ile Bazilika'da büyük bir gürültü yapacaklardır. Karşı tarafın da bir avukatı ve onun destekçileri de aynı davranışlar içindedirler. Antik kaynaklardan biri olan Romalı Şair Martialis Roma'da o kadar çok dava olduğundan bahseder ki ona göre Forum/Agora'daki heykeller bile avukat olacaklardır.
 
 
Kadınların hayatı nasıl?
 
Onların daha çok evde daha kapalı bir hayatları vardı. Çocukların bakımı, eğitimi, ev işleri / ihtiyaçları ve dokuma işleriyle uğraşıyorlardı. Ev ziyaretleri yapılarak sosyal hayatın devamlılığı sağlanıyor. Aynı zamanda köleci bir toplumdan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu hayat kölelerle devam ediyor. Kölelerin tümü kendi alanlarına göre özel olarak seçiliyor.
 
Smyrna, Amazonlardan adını alıyor. Bu Amazonlardan biraz bahsedebilir miyiz?
 
Anadolu’nun kadın kahramanlarıdır onlar. Homeros destanlarında Yunanistan'dan gelen Akhalara karşı Troialıların yanında yer almış efsanevi savaşçılardır. Yaşam alanları daha çok Karadeniz, ama özellikle Batı Anadolu kıyıları olarak Yunan kaynaklarında kendine yer bulmaktadır. Kentlerin ismi dişildir ve bu kahraman kadınların adları kent isimleri için uygun bir seçenektir. 
 
İzmir'in merkezinde
 
Geçmiş hayattan bahsettik... Bugün buranın nasıl yaşatıldığını da öğrenmek istiyorum. Bugün İzmirlilerin ya da ziyaretçilerin hayatında nasıl bir yeri var?
 
Antik kentin merkezi olan Smyrna Agorası modern İzmir'in merkezinde… Bütün ulaşım hatlarının ulaştığı bir noktada… Özellikle İzmir Metrosu ile buraya çok daha hızlı ve ucuz ulaşma şansınız var. Smyrna Agorası Örenyeri T.C. Turizm ve Kültür Bakanlığı'na bağlı gezilebilen örenyerlerinden bir tanesi. Kruvaziyer turizmin olduğu yıllarda öğrenci, yerli ve yabancı turist sayısı 50 binlerin üstündeydi. Nisan - mayıs aylarında özellikle okulların büyük ilgileri oluyor; öğrenciler ziyarete geliyor. 
 
Gelecekte planlarınız neler?
 
Elbette tüm ketin altında arkeoloji mirası var. Lokal olarak Smyrna Agorası’nın çeperi artık belli. Kemeraltı, Smyrna Agorası, Smyrna Tiyatrosu ve Kadifekale ile bu noktaları birbirine bağlayan tarihi evleriyle belirli sokaklardan oluşan bir turizm rotası oluşturmak en büyük düşümüz.
 
Su kanalları da çok ilgi çeken keşiflerden... Onlardan kısaca bahsedebilir miyiz?
 
İzmir’in jeolojik yapısında altta bir kil tabaka, onun üzerinde bir andezit plakanın olduğunu; yağmur sularının bu ikisi arasında sıkıştığını, sıkışan sularının bazı noktalardan pınarlar halinde günyüzüne çıktığını biliyoruz. Su, kentlerin yer seçiminde önemli… Romalılar bu pınarları kentin altında dolaşan kapalı sistem su kanallarıyla aşağı mahallelerdeki çeşme ve havuzlara, hamam ve tiyatro gibi anıtsal yapılara aktarmışlar; ulaştırmışlar. Örneğin bu kanallardan biri Agora Su Kanalı'dır. Bu kanalın amacının Agora Roma Hamamı'na su iletmek olduğu görülmüştür. Bugün bu su kanalından gelen su halen Agora'da akmaktadır. İnsanların içine girebilecekleri boyutta yapılmış. Çünkü tamir gerektiğinde içine girmek gerekiyor. Bazı yerlerde de bacalar var, o bozulan noktalara inebilmek için. İnanılmaz bir mühendislik söz konusu. Bu değerli ve çok az kentte tespit edilebilecek bir şey.
 
Smyrna’da yapılan kazıların tarihini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
2007’de sadece bir meydandan ve kuzeyde Bazilika ve batıda bir portikodan ibaret olan Smyrna Agorası Örenyeri'nde bugün geldiğimiz nokta şöyle: Antik kentin Meclis yapısı, çok amaçlı bir kamu yapısı niteliğindeki Mozaikli Salon yapısı ve Agora Roma Hamam yapısı da ortaya çıkarılmıştır. Bunun yanında Smyrna Tiyatrosu ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. Son yıllarda Kadifekale’de yapılan kazılarla Hellenistik Dönem suruna ulaşılmış ve ayrıca daha önce Şapel/Kilise olarak tanımlanan yapı kalıntılarının bir Kale Mescidi'ne ait olduğu belirlenmiştir. Nitekim 14. yüzyılda inşa edilen bu Mescid son 10 yılın en önemli arkeolojik keşiflerinden biridir ve İzmir’deki ilk Türk İslam ibadet yapısı konumundadır.  
 
 
'Total Türkiye önemli bir misyon üstleniyor'
 
Total Türkiye’nin katkıları hakkında neler söylemek istersiniz?
 
Özel sektörün, tarihi mirasın korunmasında ve ortaya çıkarılmasında birçok nedenle destek vermesi gerekir diye düşünüyorum. Yaptığımız iş özveri isteyen, emek ve bilgi yoğunluklu bir alan. Zaman ve hatırı sayılır bütçe gerektiren bir iş. Ellerinden geleni yapmakla birlikte sadece devletimizin ve son yıllarda yerel yönetimlerin destekleri ile bunu başarmak zor. Bunun için tarihi ve kültürel mirasımızın ortaya çıkarılmasında, korunmasında ve değerlendirilmesinde  özel kuruluşların ve vakıfların destekte bulunmaları ve bu sorumluluğu paylaşmaları, projelerin hayata geçirilmesine yardımcı olacaktır. Bu anlamda Demirören Grubu ve Total  Türkiye’nin Smyrna örneğinde önemli bir misyon edindiği düşüncesindeyim. Umarız ki önümüzdeki dönemlerde de bu desteklerine devam ederler. Çalışma izni ve destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne, İzmir Ticaret Odası'na, Konak Belediyesi'ne ve Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü'ne teşekkür etmek isterim.  
 
Küçük ziyaretçiler için yeni proje
 
Minik ziyaretçiler için ayrı bir programınız var mı?
 
Başka ören yerlerinde görülebileceği gibi biz de ilkokul öğrencilerine örenyerinin uygun bir köşesinde etkinlik alanı oluşturabilir miyiz diye bir proje oluşturmaya çalışıyoruz. Böylece tarihi mirasımızı anlatmayı istiyoruz. İlaveten onların neden korunması gerektiğini paylaşmayı arzuluyoruz. Bir eserin nasıl çıkarıldığı, nasıl belgelendiği, nasıl korunduğu gibi... Bakanlığımızın izni ve yerel yönetimlerin katkısı ile yakın zamanda bunu sonuçlandırmayı umuyoruz.