Nerede o eski Jurassic?
10 Haziran 2022 - 09:06MÜJDE IŞIL
‘90’lar sineması deyince akla ilk gelen filmlerden biridir “Jurassic Park”. Michael Crichton’ın romanından David Koepp’in senaryolaştırdığı ve Steven Spielberg’ün seyirciye cafcaflı hediye paketiyle takdim ettiği film, o zaman için efekt kullanımda çığır açmış, o da yetmemiş tüm dünyada dinozor çılgınlığını (ve onunla birlikte tabii ki ticaretini de) başlatmıştı. Arada yeni Jurassic filmleri geldi geçti, teknoloji neredeyse şaşırmaya imkân vermeyen hızda sinemayı efekte boğdu. Artık dinozor gördüğümüzde çığlık atmayacak noktadayız. Ama olsun, kimse bu fenomeni limon gibi sıkmaktan bıkmıyor, usanmıyor. Sonuçta gişede de karşılığını alıyor.
Hatırlanacağı gibi 2015’te “Jurassic World” ismiyle yeni bir seri başlatılmıştı. Filmde, dinozor tema parkına daha fazla ziyaretçi çekmek için doğada olmayan bir dinozor türü yaratılmış, o da ortalığı cehenneme çevirmişti. 2018’deki devam filmi “Jurassic World: Fallen Kingdom/Jurassic World: Yıkılmış Krallık”ta dinozor adası Isla Nublar’ın yanardağ patlaması sonucu yok olma tehlikesi ortaya çıkınca dinozorları kurtarma operasyonuna şahit olmuştuk. Üçlemenin son ayağı olan “Jurassic World Hâkimiyet” ise dinozorların tüm dünyaya yayıldığı, hatta insanlarla iç içe yaşayabildiği yeni bir dönemde geçiyor. Ancak bu seferki sorun dinozorlardan ziyade onların DNA’sı kullanılarak laboratuvarda üretilmiş dev çekirgeler. Tüm dünyada kıtlığa neden olacak bu yaratıkları durdurmak için bir grup cesur yürek çözüm yolu bulmaya çalışıyor.
Serinin ilk iki filmi, Chris Pratt ve Bryce Dallas Howard’dan yeni nesil bir dinozor ekibi yaratmıştı. Yeni film farklı bir yol izliyor: İki farklı nesilden ekibi bir araya getiriyor. Orijinal “Jurassic Park”ın efsanevi kadrosunu yani Laura Dern, Jeff Goldblum ve Sam Neill’i yıllar sonra birlikte görmek, filmin en büyük artısı. Elbette bu demek değil ki karşımızda yeni bir “Top Gun: Maverick” şaheseri var. Ancak şu da net ki, bu üçlü olmasa filmin pek bir artısı da kalmazmış.
“Jurassic World Hâkimiyet”in senaryosu çok dağınık ve parçalı. Öncülleri gibi sadece bir dinozor aksiyonu olsun istenmemiş ama bunun nasıl yapılabileceği sorusuna da ayakları yere basan bir çözüm bulunamamış. Dinozorlar biraz ikinci plana konurken onun yerini dev çekirgeler ve kıtlık sorunu almış. Ancak senaryo hem dinozorlar hem kıtlık tehlikesi hem sosyal mesajlar hem nostalji derken bütünlük oluşturmaktan ziyade yamalar toplamına dönüşmüş. İzlerken sanki farklı türler birleştirilmiş hissi yaşatıyor film. Bir bakıyorsunuz westerne göz kırpıyor, sonra klasik Jurassic evrenine geçiyor, aniden egzotik bir ülkede çekilmiş bir nevi ajan aksiyonuna dönüşüyor vs. Süresi kısa tutulup odaklı bir hikâye ile hoş nostaljiden daha fazlasını izletebilirdi oysa.
Günümüz popüler sineması hâlâ ‘80’ler ve ‘90’lar sinemasının ekmeğini yiyor. Orijinal hikâyeyi ısıtıp sonra da üzerine günümüz duyarlılıklarını (kadın hakları, hayvanları koruma, cinsel yönelim vurgusu gibi) ekleyince her şey hallolmuş görünüyor, bir de üzerine bolca efekt… Evet, gişede karşılıklarını alıyorlar ama değil birkaç ay, birkaç gün sonrasına hafızlardan siliniyor çoğu. “Jurassic World Hâkimiyet” de türünün yetkin bir örneği olarak değil; Laura Dern, Jeff Goldblum ve Sam Neill’i bir araya getirmesiyle, ‘90’ları kucaklar gibi onlara sarılma hissi yaşatmasıyla hatırlanacak. Ve sonuçta kazanan yeni değil, “Jurassic Park” nostaljisi olacak.
Vizyonda öne çıkanlar
“The Innocents/Masumlar”: 2014’te yazıp yönettiği “Blind/Körlük” ile İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale kazanan, Joachim Trier’in filmlerinin senaryosuna imza atan Eskil Vogt’un ikinci sinema filmi. Yetişkinler için çocukların” gizli dünyalarına yolculuk vaat eden “Masumlar”, Kuzey’in aydınlık yaz mevsiminde geçiyor. Film, büyüklerin görmediği anlarda dört çocuğun oyun oynarken karanlık, doğaüstü güçlerinin ortaya çıkıp gizemli ve ürkütücü olaylara yol açmalarını anlatıyor.
“The Rental/Issız Ev”: James Franco’nun kendisi gibi oyuncu olan kardeşi Dave Franco’nun ilk yönetmenlik denemesi. Okyanus kıyısında kaçamak yapan iki genç çift, ilk bakışta mükemmel gözüken kiralık evlerinin sahibinin onları gözetlediğinden şüphelenir. Çok geçmeden, kutlama amaçlı bu hafta sonu gezisi uğursuz bir havaya bürünür, en derin sırlar açığa çıkar ve dört eski arkadaş birbirlerini hiç görmedikleri bir gözle görmeye başlar.