Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Bilmeyenlere yolu tarif ediyorlar

Bilmeyenlere yolu tarif ediyorlar

Bilmeyenlere yolu tarif ediyorlar24 Temmuz 2022 - 09:07
“Samanyolu’nu Bilir misiniz?”de Hakan Gerçek’le hem sahneyi hem de yönetmenlik koltuğunu paylaşan Cem Davran, “Dünyaya bir şeyler söylemek istiyorduk ve oyun bizim yerimize bunu ustaca yaptı” diyor.

SEYHAN AKINCI

 

Onlarınki 35 yılı devirmiş bir dostluk. Cem Davran’ın deyimiyle dostluklarının takviyeye ihtiyacı da yok elbette. Ama tiyatroseverler için iki büyük tecrübeyi aynı sahnede izlemek bir ihtiyaçmış. Hakan Gerçek ve Cem Davran’ı kendi yıldızlarına doğru yol aldıkları “Samanyolu’nu Bilir misiniz?” oyununda izleyince bunu çok daha iyi anlıyorsunuz. Biz de Davran ve Gerçek’le ilk kez tiyatro sahnesinde bir arada olmanın anlamını konuştuk.

 

Sizinle pandeminin en sert zamanlarında bir araya geldiğimizde Davran Tiyatrosu’nun tabelasını asmıştınız. Birçokları için çılgınlık olan bu girişim ilk önemli meyvesini “Samanyolu’nu Bilir misiniz” ile verdi. Bu oyunla perde açmanın özel bir nedeni var mı?

 

Cem Davran: Evet, pandeminin göbeğinde kurdum Davran Tiyatrosu’nu. Aslında Davran Tiyatrosu çarkları “Üçü Bir Arada” ile dönmeye başladı. Çılgın pandemi sürecinde masanın üstü çalışılmış, provaya girmeye hazır bir sürü projeyle doldu zaten. Bunların yanı sıra uzun zamandır Hakan’la bir oyun üretme düşüncemiz vardı ama bir şey kafamıza yatarsa onu Tiyatro Gerçek çatısı altında yapacaktık. Bir gün “Samanyolu’nu Bilir misiniz?” oyununu keşfettim, üstünde epeyce kafa yorduk ve yapmaya karar verdik. Hakan sağ olsun, “Davran Tiyatrosu’nun oyunu olmalı, doğrusu bu” dedi ve yola çıktık. Bu oyunla perde açmanın elbette özel bir sebebi var; metnin sözü, cümlesi tam da insanlık kocaman bir değişimin eşiğindeyken çok kıymetliydi. Dünyaya bir şeyler söylemek istiyorduk ve oyun bizim yerimize bunu ustaca yaptı. Oyundaki karakterlerle birlikte kendi yıldızlarımıza doğru yol almaya başladık ve bunu herkese önerdik, öneriyoruz. Şimdi her oyunda yüzlerce yıldızla Samanyolu’nda buluşuyoruz, bilmeyenlere de yolu tarif ediyoruz.

 

“Samanyolu’nu Bilir misiniz?” aynı zamanda dostluğunuzun katmerlendiği bir iş olmuş. Hakan Bey pandeminin etkisinden bu oyun sayesinde sıyrıldığını söylüyor. Diğer yandan provalar bir yıl gibi uzun bir sürece yayılmış. Neler kattı size Samanyolu’na yolculuk?

 

Cem D.: Hakan’la dostluğumuzun çok da takviyeye ihtiyacı yok esasen. Uzun yıllara dayanan, benzer cümlelerle katmerlenmiş, çok sağlam engelleri bir çırpıda aşmış güvenli bir kardeşlik bizimkisi. Tiyatrocu kişiliklerimizin en güzel yudumlarında, arkamızda hatırı sayılır ağırlıkların, tıka basa dolu yılların olduğu dönemde, tam da ortak sözlerimizi paylaşmamıza uygun bir oyunla perde açmak çok yerinde bir karar oldu. Zaten genelde ülke tiyatrosuna ama bilhassa özel tiyatro kavramına dair vazgeçemediğimiz fikirlerimiz, önerilerimiz vardı. Bunların en önemlisi; özel tiyatro prodüksiyon ilişkisi. Son yıllarda iki masa bir sandalye çaresizliği, diye adlandırdığımız özensiz oyunlar mecburiyeti. Çeşitli sebeplerle ödenekli tiyatrolara devredilmiş, tiyatro metinleriyle masal yaratma, üretme hakkı. Oynadığınız oyunun ve seyircinin fazlasıyla hak ettiği sunum kalitesi. Bunun gibi bir sürü sebeple “Samanyolu’nu Bilir misiniz?” oyununun tüm parametreleri; reji, dekor, kostüm, ışık, müzik, afiş, oyunculuk, ne varsa el emeği göz nuru bir dikkatle hazırlandı. Masalı zedeleyecek hiçbir indirime başvurulmadı, maddi manevi koşullar ya da herhangi bir sebepten hiçbir hayalden vazgeçilmedi, her şey sıfırdan başladı ve yol aldı. Çizimler, besteler, efektler, aksesuar üretimleri, kostümler, dekorlar, metin çalışmaları kol kola yürüdü. Özetle tüm bu süreçte seyircinin özlediğini düşündüğümüz klasik tiyatro duygusu hiç ıskalanmadı. İşte bu da bizim kendi yıldızımıza, Samanyolu’na yolculuğumuzdu.

Hakan Gerçek: Uzun ve yorucu bir pandemi süreci geçirdik. Hepimizin üzerinde değişik etkileri oldu. Ama yıllarca biriktirdiklerimizi sağlama fırsatı verdi bir yandan. Cem’le zaten uzun zamandır beraber oyun yapma fikrimiz vardı. Hayatın dışında sahne üzerinde o büyülü yerde beraber oyun oynama isteği. Yeni bir yaşam kurma isteği. Cem oyunu getirince hiç tereddüt etmeden yapalım bu oyunu dedim. Tıpkı oyundaki gibi oldu aslında. O sıkıntılı günlerde Cem “Hadi yıldızıma götüreyim seni” dedi. Ben hemen “Hadi” dedim ve yolculuğumuz başladı. Açıkçası Cem vesilesiyle pandeminin ağır yükünü bu oyun sayesinde hafiflettim. Sonrası çok keyifli bir çalışma dönemi. Oyunun gerektirdikleri üzerinde epey uzun bir çalışma dönemi geçirdik. Harika bir ekiple yaptık yıldızlarımız

 

'METNE HİZMET EDEN BİR SAHNELEME BİÇİMİ OLUŞTU’

 

“En hayati şey oyunu oynama biçimine karar vermekti” diyorsunuz. Bu masalsı anlatımın izleyici olarak hikâyeyi daha gerçekçi kıldığını düşünüyorum. “İyi ki bu biçime karar vermişiz” diyor musunuz?

 

Cem D.: Oyun daha önce çeşitli zamanlarda ve kurumlarda birkaç kez oynanmış, doğrusunu isterseniz metne masal tadında yaklaşan bir örneğe hiç rastlamadık. Hatta yazarın oyun sonuna sonradan eklediği diyalog, hikâyenin içindeki yolculuğumuzla neredeyse kendiliğinden monolog oluverdi ki bu tam da bizim seyirciyle vedalaşırken düşlediğimiz lezzettin son adımıydı. Bu masalsı anlatımın hikâyeyi daha gerçekçi kılması düşüncenizi anlıyorum ve önemsiyorum. Epik bir oyunun dramatik bir sarkacın içinde düşle gerçek arasında salınması bizim için bulunmaz bir nimetti ve buna dört elle sarıldık.

 

Hakan G.: Çok doğru bir karar verdiğimizi düşünüyorum. Metne hizmet eden bir sahneleme biçimi oluştu. Seyircinin ilgisini çekecek, oyuna katacak bir biçim oldu. Oyunun özündeki masal bu sahneleme biçimiyle bizleri gerçekten o masalın içine kattı. Dekor ve kostüm tasarımının çok katkısı olduğunu düşünüyorum. Sevgili Barış ve Başak ustalıklarını bir kez daha gösterdiler. Sevgili Uğur Akyürek yaptığı müzikle masalımızı zenginleştirdi. Herkesin aynı noktada buluşması bize çok keyif alarak oynadığımız bir oyun kazandırdı.