MELİKE BİRGÖLGE

 

Her sene bu zamanlar bir heyecan kıpırdar bende.

 

Çünkü bilirim ki geri sayım başlamıştır.

 

Vakit yaklaşmaktadır.

 

Sanatla ilgili onlarca kişi memleketime uçacaktır.

 

Onlarca film izlenecektir.

 

Sanat paydasında güzel etkinlikler, keyifli sohbetler yapılacaktır.

 

Festival bünyesindeki filmler, sergiler, konserler konuşulacaktır.

 

Sanata sevdalı kişiler sohbetlere, panellere, atölyelere katılacaktır.

 

Yani hayata dair ne varsa yaşanacaktır.

 

Sıcak, samimi bir şekilde…

 

Yani memleketim, Adana’m gibi.

 

Portakal çiçeği gibi mis kokulu…

 

Sanat ve kültür dokulu…

 

Sanatçılar, sinemacılar, oyuncular, yazarlar Adana’dan çok çıkıyorsa…

 

Vardır sebebi.

 

Doğaldırlar, yapmazlar ‘mış gibi’.

 

Sahicidirler hayat gibi.

 

Bu sebeple Adana’da atar sanatın kalbi.

 

Ve işte tüm bunları dünya duysun diye uluslararası oluyor; Adana’mız da, festivalimiz de.

 

Bu sebepledir ki 22 yıldır yaşanan Altın Koza heyecanı, bu yıl gerçekleşirken '23.Uluslararası Adana Film Festivali' olarak yol alacak, iz bırakacak.

 

Adana’yı sinema tadında,dünya çapında tanınan, bilinen bir kültürel merkez konumuna getirmek amacıyla 'Uluslararası Adana Film Festivali' olmasının önemi daha da anlam kazanacak bu noktada.

 

Peki başka neler olacak bu potada?

 

Kendi alanlarında yarışacak olan kısa filmler, öğrenci filmleri, uzun metrajlar…

 

Yerel unsurlar, değerler, sinema ve Adana algılarının yan yana gelip bütünleşeceği ‘Adana’ konulu senaryo yarışması…

 

30 yakın Akdeniz ülkesinden katılımların olduğu Akdeniz Ülkeleri Kısa Film yarışmaları…

 

Dünya Sineması seçkileri… 

 

Galalar…

 

Türk Film Pazarı…

 

Bu yıl oyuncu Ayla Algan, Murat Soydan ile yazar Osman Şahin’e takdim edilecek olan Onur Ödülleri…

 

Koza unutulmayacak tabii ki.

 

Altın Koza Ödül heykelleri verilecek, akçeli ödüller de…

 

Yok yok yani!

 

19 - 25 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek olan festivalin bu yılki afişindeki kebap şişine geçirilmiş film rulosundan bakalım ne filmler, ne hayatlar çıkacak, göreceğiz; biz izleyenleri hem düşündürecek, hem sanata doyuracak, hem de ruhumuzu, yaşadığımız hayatı sağaltacak.