Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » ArtBlog » Sinema Anadolu’ya yakışır

Sinema Anadolu’ya yakışır

Sinema Anadolu’ya yakışır19 Mayıs 2014 - 01:05 | Perihan Savaş, 16. Eskişehir Film Festivali'nde Onur Ödülü aldı.
2014 baharı ülkenin dört bir yanında hareketli festivallere sahne oluyor. Büyük coşkuyla yeni yaşlarına giren önemli film festivalleri var ki; onlar Türkiye için çok değerli. Bolluk ve bereketin sembolü olan Anadolu, 1 Mayıs’tan itibaren bayrak yarışı misali bu festivallerin de takipçiliğini yapıyor. Şimdi söz sinemanın…
MUSTAFA İRİ
 
Festival sözcüğü, bilmem farkında mısınız, insanda kedi gibi gerinip esneme sonra da şöyle bir uzanıp hayata mutlu gözlerle bakma isteği uyandırıyor. Sezen Aksu’nun Hıdırellez şarkısında yazdığı gibi değil ama: ‘Dağ yeşil dallar yeşil uyandılar bayrama. Her gönül şen bir benim bahtım kara!’ Bu daha çok dertlenip tasalanmaktan kaçışın, yeni gelen baharla kabuk değiştirmenin çağrısı gibi. Adı üstünde kutlama. Konu şenlik olunca sinema tek başına hepsinin üstesinden gelecek kadar muhteşem bir sanat. Belli bir organizasyonla herkesi o şenlik ateşinin başına toplamak, baharın ateşini körükleyen ilk kıvılcımı çakmak ise maharet istiyor. Bu mevsim, kesintisiz birkaç ay boyunca birbirini izleyen film festivallerinin mevsimi. Eskişehir ipi ilk göğüsleyenlerden.
 
Salonda izdiham
 
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin bu yıl 16. yaşını kutladığı çiçeği burnunda film festivali iki yıl sonra reşit olacak. Altın portakal ve Altın Koza gibi daha gösterişli organizasyonların yanında umut verici şekilde ilerlemeyi sürdürüyor. Eskişehir, öğrenci kenti olarak bu tür programlara yaraşıyor. Hatta bunun elzem olduğunu söyleyebiliriz. Sinema, üniversite öğrenimi gören herkesin öyle ya da böyle ilgi alanına giriyor. Bu işi tutku haline getiren çok sayıda genç var. Eskişehir vizyon konusunda bir çok ile göre açık kapıları olan yapısallığı ile önderlik yapıyor, Mustafa Kemal Atatürk’ün öngördüğü aydınlık günlere örnek teşkil edecek cesur adımlar atıyor. Film festivali yıllardır bunun en büyük kanıtı. Bu yıl festivalde yerli ve yabancı pek çok film 3 ayrı salonda görücüye çıktı. Üniversite bünyesinde bulunan Sinema Anadolu ve şehrin içinde yer alan AVM deki diğer iki salonda birbirinden nitelikli filmler izleyiciyle buluştu. 2 Mayıs’taki açılış filmi ünlü oyuncu Tom Hardy’nin başrolde olduğu ve henüz İstanbul sinemalarında gösterilmemiş olan "Locke"tu.
 
 
Perihan Savaş ve Kemal Sunal’ın Onur Ödülü ile taçlandırıldığı açılış galası kusursuz bir akış ve bütünsellik içinde sahiplerine iletildi. Bazı geç kalınmışlıkların hüzünle hatırlandığı gecenin sürprizi 70’li yıllardan bu yana neredeyse bütün yerli filmlerdeki kadın karakterleri seslendirmiş olan Jeyan Ayral Tözüm’e Emek Ödülü verilmesiydi. Adının anlamının ‘kükreyen aslan’ olduğu ironisiyle söze başlayan Tözüm’ün salondaki izleyicilere lirik anlar yaşattığı gözden kaçmadı. Keza yaşı 90’ a merdiven dayamış meşhur sinema fotoğrafçısı Güngör Özsoy’un yerinden kalkmadan aldığı ödüle cılız sesiyle teşekkür etmesi ve ertesi günü fotoğraf sergisinde dimdik ayakta konukları karşılaması gurur verici, göz yaşartan sahnelerdi. Gösterim saatini bekleyen filmler için sinema önünde kuyruk oluşturan öğrencilerin sabrı kadar, festival komitesinin dakikliği de takdire şayandı. Hesaplı bir program dahilinde kimse mağdur edilmeden festival aktı gitti. Konuk filmler arasında en ilgi göreni Onur Ünlü’nün halen ülke sinemalarında da gösterilen son çalışması ‘İtirazım Var’ oldu. Film gösteriminden hemen sonra salonu hıncahınç dolduran izleyicilerle söyleşi yapan yönetmen ve film ekibi kritik sorular karşısında ter döktüler. Malum, Onur Ünlü’nün son filmi bir polisiye olduğu kadar, içeriğindeki politik ve dini mesajlarıyla yaş sınırı konusunda tartışma yaratmıştı. Böyle bir filmin kan ter içinde koltuk bulmaya çalışan üniversite öğrencileriyle farklı açılardan tartışılmasına tanık olmak orda bulunan herkes için bulunmaz nimetti. Kadrosu ve sıkı programıyla önümüzdeki yıl için şimdiden çalışmaya başlayan Anadolu Üniversitesi yönetimi ve festival kurulu ülkemize ve Eskişehir gençliğine tam destek vermeye devam edecek.
 
Nar Cannes’a 'rakip'
 
 
Bu yıl eşzamanlı olarak Cannes Film festivaliyle birlikte anılan Nar Film Festivali her yıl çehresini yenileyerek hayat bulmayı sürdürüyor. Farklı sinema anlayışı ve içeriğindeki özgün yaklaşım Nar Derneği’nin dışarı yansıyan düşünce yapısıyla doğrudan ilişkili. Söz konusu festival bu derneğin ışığı altında rotasından şaşmadan periyodunu sürdürüyor, her yıl geçen yılın üzerine yeni bir şey daha koyarak festival yarışı içindeki yerini koruyor. 15-21 Mayıs tarihleri arasında dördüncüsü yapılan Nar Film Festivali dokusu ve özgün kimliği ile tavrından ödün vermeden Gaziantep ilinde gerçekleşiyor her yıl. Ekibin hummalı çalışması, kısıtlı olanaklara rağmen özveriyle zoru başarması artık hayretle karşılanmıyor. Çünkü onlar bunu bir şekilde başarıyor. Gerçekleştirdiği etkinliklerle Gaziantep’i bölgenin kültür-sanat odağı haline getirmeyi amaçlayan ve bunu da büyük ölçüde başaran dernek, önemli bir ilke imza atarak 2010 yılında Gaziantep’i film festivaline kavuşturmuştu. Geçtiğimiz yıl, aralarında Zeki Demirkubuz, Onur Ünlü gibi isimlerin de yer aldığı çok sayıda yerli ve yabancı yönetmen, oyuncu, senarist 3. Nar Film Festivali aracılığıyla Antep’teki sinemaseverlerle bir araya gelme fırsatını yakaladı. Bu yıl da iddialı bir çıkış yaparak ironik şekilde Cannes’a rakip olduklarını bildirdiler. Acarsan Holding’in ana destekçiliğini üstlendiği festival geleneksel salonları olan M1 Nakıpali Sinemasında Antepli sinemaseverlerle buluştu yine. Viyana Belediyesi’nin de filmler ve konuklarla katkı sunduğu festival, çok sayıda yerli ve yabancı filmi ve konuğu bölgeye getirdi. Gala gecesinde, bu yıl Türkiye Sineması’nın 100. Yılı olması vesilesi ile, 15 Mayıs Perşembe saat 19:30'da düzenlecek kokteylin ardından "Muhsin Bey" filminin restore edilmiş özel gösterimi  gerçekleşmesi planlanmıştı. Sinemaya emek veren Şener Şen, Uğur Yücel ve Necip Sarıcı'ya onur ödülleri verilecekti. Ama ülke gündemini alt üst eden acılı haber nedeniyle bu tören iptal edilmek zorunda kaldı. Necip Sarıcı’ya festivalin ikinci günü yapımcılığını üstlendiği Metin Erksan filmi "Kuyu"nun gösteriminin ardından izleyicilerin önünde alkışlarla ödülü takdim edildi.
 
Coen kardeşlerin yönetmenliğini yaptığı “Sen Şarkılarını Söyle”, İstanbul Film Festivali’nde ödül alan bir Kazım Öz filmi; “Bir Varmış, Bir Yokmuş”, Lusin Dink’in yönettiği Saroyan Ülkesi, Mahmut Fazıl Coşkun’un yönettiği “Yozgat Blues” ve Deniz Akçay’ın yönetmenliğini üstlendiği “Köksüz” festival programında yer alan onlarca filmden sadece bir kaçıydı. Panel ve atölyelerle renklenen festivalin önlenemez tırmanışına daimi alkış gönderiyoruz.
 
Bir sinema havalığı: Sinemardin
 
 
30 Mayıs-6 Haziran 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 9. SineMardin Uluslararası Mardin Film Festivali, 2006 yılında sinemasız şehrin film festivali olma iddiasıyla yola çıktı.  Mardin şehrini sinemayla tanıştıran kıdemli festival, sıra dışı film seçkisi ve konuklarıyla bir hafta boyunca sinemanın nabzını tutacak. Festivalin sanatsal içeriği festival başkanı Helün Fırat ve program yönetmeni Zihni Tümer tarafından hazırlanıyor. Daha önce Bahman Ghobadi, Majid Majidi gibi Ortadoğu sinemasının önemli isimlerini ağırlayan Festival, bu yıl da komşu coğrafyasının sinemasına özel bir bölüm açacak.
 
Temel amacı, Mardin’de sinema kültürünün gelişmesine katkıda bulunmak olan SineMardin, ilk olarak gerçekleştirildiği 2006 yılından bu yana kent ölçekli model bir film festivali olarak Mardin’de sinema kültürünün ve üretiminin gelişmesini ve sinema endüstrisinin bölge coğrafyasıyla tanışmasına olanak sağladı. Eşsiz özelliklerinin yanında bazı ayrıcalıklara da sahip olan Mardin, diğer şehirlerden farklı olarak sinemayla büyülü bir doku uyumu gösteriyor. Sinema literatürüne “Mardin Işığı”olarak taşınmış bu özellik, Mardin’in bir plato kent olarak ülkemiz ve dünya sinemasının cazip mekânlarından biri olarak tanınması ve sinema endüstrisi için bir buluşma havalığı olmasının önünü açmakla kalmıyor, bir festivali de zorunlu kılıyor. Ülkemizin tek senaryo odaklı film festivali olan SineMardin, Türkiye ve dünya sinemasından senaryo ödüllü seçkinin yanı sıra açacağı iki ayrı alt kategoride güldürü sineması ve “Anlatılmayan Hikayeler” başlığı altında bölgenin sosyo-politik gerçekliğini vitrinine taşıyacak bu yıl.
 
Süryani sinemasına özel bir yer ayıracak olan festival, genç Süryani yönetmenlerin filmlerinin yanısıra Mardin kökenli ünlü şarkıcı/aktris Feyruz’un filmografisine yer verecek. Film yapım ve film analiz atölyeleriyle genç sinemacılarla buluşacak olan SineMardin, Mithat Alam Film Merkezi iş birlikteliğiyle kısa film gösterim ve seminer programı da gerçekleştirecek. Daha önce gitmedinizse Mardin’i festival dekoru içinde keşfetmek, ölmeden önce yapmanız gereken 100 şeyden biri.
 
Ve diğerleri..
 
Görüldüğü üzere Mayıs ayı, yıldız yağmuru gibi ülkenin dört bir yanına hareket getirecek. 7.Uluslararası Çaydaçıra Film Festivali Elazığ’da 12-16 Mayıs’ta gerçekleşiyor. Ekip, çaydaçıra geleneğinin eski yıllara dayanan şanına yaraşır şekilde yine görülmeğe değer bir program hazırlamış.
 
8 Mayıs’ta başlayıp 15 Mayıs’ta sona erecek olan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali ayrı bir başlıkla değerlendirilmesi gereken detaylar içeriyor. 17.yılını kutlayan ve her yıl büyük ses getiren festivalin bu yıl çok daha büyük bir hevesle kutlanıyor olmasına şaşmamalı. Alin Taşçıyan başkanlığında sükse yapan festivalin kadınlar ordusu denebilecek sıkı takipçilerini her yıl Ankara’ya toplayan özel bir potansiyeli var. Ülkemizi değiştirip dönüştüren kadın hareketini sinemayla harmanlayan Uçan Süpürge’yi büyük bir oluşum olarak görmek gerekir. Uzun yıllar sonra da yaşayacağı ve büyük bir misyonu tamamlayacağı aşikar.
 
Yine Ankara’da gerçekleşecek olan Engelsiz Filmler Festivali bu yıl da sekteye uğramadan yolunu sürdürecek olan festivallerden. 20-25 Mayıs tarihlerinde başkente yolu düşecek olanlar ve orada yaşayanlar için kaçırılmaz bir fırsat. Hem bir sosyal sorumluluk projesi, hem de has sinema adına.
 
Birkaç gün önce sona eren ve artık geride bıraktığımız 9.Uluslararası Erzurum Dadaş Film Festivali gibi, kısa filmler konusunda önemli bir yere sahip olan 7.Uluslararası Kısa Film Festivali de Samsun İnönü Üniversitesi bünyesinde gerçekleşti ve bu yılki festival turunu tamamladı.
 
Bu çok anlamlı ve hayati derecede önemli festivallerin gelecek yıllar yedinci sanat için neler yapacağı, hangi ışıklı yollardan geçeceği ve hangi zirveye tırmanacağı şimdiden merak konusu.