Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » ArtBlog » "Khora'dan Anadolu"ya resim sergisi üzerine

"Khora'dan Anadolu"ya resim sergisi üzerine

"Khora'dan Anadolu"ya resim sergisi üzerine16 Ocak 2017 - 03:01
Necmi Karkın'ın resimlerinde mekân, düşünsel yolculuğun metaforik izlerinde rastlantısal ve belirsiz bir süreç olarak yer alıyor
LÜTFİYE BOZDAĞ*
 
Necmi Karkın’ın Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezinde açtığı sergi, “Khora'dan Anadolu'ya” başlığını taşıyor. Grekçe’de “şehir dışı”, “periferi”, “uzak” anlamına gelen Chora kelimesi Karye sözcüğünden türemiş Hıristiyanlık dini ve tarihselliği bakımından önemli bir mekanı işaret ediyor. Khora’dan yola çıkarak zengin bir kültür mirasına sahip Anadolu ve İstanbul coğrafyasında uzaklık ve mekan ilişkisi üzerinden düşünen sanatçı, Anadolu kültüründe birçok dönemde ve kültürde rastladığımız sembolleri yeniden yorumlayarak soyutlamalara varan bir dışavuruma gidiyor. 
 
Beşikler, Nazarlıklar, Çömlekler, Bohçalar, Keçi sürülerinin çan sesleri, Şabalama, Halaylar, Bozlak ağıtları gibi kültürel referanslardan yola çıkan sanatçı, çağdaş sanat dâhilinde yaşadığı coğrafyanın sembolleri üzerinden, kendi anlamlandırma dünyasının Khora’sını oluşturuyor. Derrida’nın söylediği gibi “Khora ne duyumsanabilir ne de kavranabilir olandır; üçüncü bir türe aittir”. Sanatçı, bu üçüncü türün ne olduğunu kavramamız için imge dünyasını algıya açarak yorumu izleyiciye bırakıyor.  
 
Plastik dilin incelikleri içinde estetize edilen konstrüktivize edilmiş sembollerin soyutlanması, biçimlerin doku ve renk ile kompoze edilen halleri Khora kavramı üzerinden okunabilir. Malatya’da yaşayan sanatçının Anadolu’dan Khora’ya İstanbul’a varan düşünsel yolculuğu Khora manastırı gibi merkezden uzak ama merkez sınırlarının içinde kalmış bir duruma işaret ediyor. İstanbul’dan uzak ama İstanbul’a dâhil bir sanatçının üretimleri gibi.
 
 
Karkın’ın resimlerinde mekân, düşünsel yolculuğun metaforik izlerinde rastlantısal ve belirsiz bir süreç olarak yer alıyor. Sanatçı, zamansallığı belirsiz mekân kurgusuyla, soyut dünyanın derinliği üzerinde oluşan geometrik biçimlerle inşa ederken maddi nesnelere ilişkin bir geçişliliğin kurulmasına izin veriyor. Biçim içerik ilişkisi tam da Khora’nın bir yandan dışarıda bırakılan ama bir yandan da içeride olan içkinlik ve olasılık imkânları içinde ikame etme biçimleri olarak okunabilir.
 
Khora, sanatçının zihnindeki zamansallığı ve tarihselliği arayan bir ardışıklığı betimliyor. Diğer yandan tarihsel doğrusallığı yıkan rastlantısallığın meydana getirdiği tesadüflere yer veriyor. Biryandan Apollon’un kanonu diğer yandan Diyanisos’un taşkınlığı. Ne biri ne diğeri, ikisi de…
 
Sanat zaten bu ikisini aynı bünyede taşıdığı için sanat, Necmi Karkın tam da bu paradoksun ortasında üretiyor. Periferiden merkeze, merkezden periferiye, Khora’ya akan akışta var ediyor üretimlerini.   
 
Kurgusal mekânsallığınKhora için Anadolu’dan İstanbul’a yeni networkler yaratan ve buradan tesis edilen sanatsal üretimin bir anlamı olsa gerek. Marco Polo’nun “doğu” kentleri ancak Venedik’e referansla kendi gerçekliklerini bulabilirler sözünü Necmi, Anadolu kentleri ancak İstanbul’a referansla kendi gerçekliklerini bulabilirler gerçekliğinden yola çıkarak periferiden merkeze Malatya’dan İstanbul’a Khora’yı arayan bir yolculuğu başlatıyor. Bize de bu yolculuğa tanıklık etmek düşüyor.
 
* Yard. Doç. Dr., Kemerburgaz Üniversitesi