Türk müziği tarihine baktığımızda bazı bestekârların makamları, sesleri, usulleri, formları ve güfteleri yani Türk müziğinin ana unsurlarını kullanmada diğer bestekârlardan çok daha farklı olduklarını görürüz. 

Onların iç dünyalarından çıkan nağmeler dinleyenleri kendilerine doğru çeker, görünmez bir iple sarar, hüzünlendirir veya neşelendirir ama en önemlisi bu nağmeler karşısındakilerin kalplerine hitap eder.

Klasik dönemde Buhurizâde Mustafa Itri, İsmail Dede, Zekâi Dede yakın zamanlarda Hacı Arif Bey, Rahmi Bey ve Tanburi Cemil Bey bu tip bestekârlardır. Onların karşısında sadece susarsınız ve eserlerini kendinizden geçerek dinlersiniz.

Günümüzde hocaların hocası şeklinde tanımlayabileceğimiz Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça da bu farklı bestekârlardan biridir. Adeta binası, çatısı, bacası olmayan ama kapısı her zaman açık olan bir okuldur ve bu okuldan pek çok öğrenci yetişmiştir. Bugün Türk müziği ile uğraşan herkes Alâeddin Hoca’nın ismi karşısında saygı ile eğilir ve sonsuz bir hürmet duyar.

1991'de Devlet Sanatçısı olan sanatçı, 2008 tarihinde verilen Müzik dalında 2008 Yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ve 2010 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü ile onurlandırıldı.

Cemal Reşit Rey Türk Müziği Topluluğu Mart ayı konserinde hocaları Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça’nın eserlerinden oluşan bir repertuvar ile sanatseverlerin karşına çıkıyor. Topluluk “Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça’ya Saygı” başlığını taşıyan bu konserinde önce Alâeddin Yavaşça’nın Rahatülervah makamındaki klasik takımını seslendirecek olup, daha sonra hocalarının diğer makamlar ve formlardaki eserleri ile konseri tamamlayacaktır.